26 Nisan 2008 Cumartesi

İlkokul Çocuğunda Ruh Sağlığı

İLKOKUL ÇAĞI RUH SAĞLIĞI VE OKUL
Bireysel ayrılıklar yüzünden her öğrencinin her şeyi aynı sürede , aynı düzeyde öğrenemeyeceği nihayet kabul edilmiştir. Bu nedenle:
1. Öğretimde bireysel farklılıklar dikkate alınmalıdır.
2. Öğretime , yakın çevrenin problemleri ele alınarak başlanmalıdır.
3. Öğretim yoluyla edinilen bilgilerin değerlendirilmesi objektif ölçülerle yapıl- malıdır.
4. Eğitim rehberliği, bireysel ayrılıklar söz konusu olduğuna göre programlar bireyselleştirilmelidir.
5. Öğrenci bütün yönleri ile tanınmalıdır.
6. Öğrencilerin seviyelerine uygun düşecek programlar hazırlanarak uygulanmalıdır.
7. Okul öğrencilerine yeteneklerine göre seçebilecekleri meslek yolları göstermeli , kılavuzluk yapılmalıdır.
8. Okul disiplini , uygunsuz davranışa düşecek cezanın kararlaştırılması durumundan kurtarılmalıdır. Bunun yerine bozuk davranışı araştıran bir yaklaşımı olmalı , disiplin problemi bir ceza mahkemesi uygulaması olmaktan çıkarak eğitici ve düzeltici tedbirler alma durumuna getirilmelidir.
İLKOKUL ÇAĞINDA SIK RASTLANAN RUHSAL PROBLEMLER
a. Davranış Bozuklukları :
Davranış bozuklukları, huzursuzluk, sinirlilik, geçimsizlik, saldırganlık, yalan söyleme çalma ve okuldan kaçma gibi değişik şekillerde olabilir.
Yakınlarından birinin ölümü ya da önemli bir aile sorununda çocukta davranış bozukluğu ortaya çıkabilir . Ayrıca , ruhsal gelişme ve çevreyle ilişki sorunları olan çocuklarda daha ciddi ve sürekli bozukluklar da görülebilir. Örneğin : Çocuğun evde ya da okulda dayak- tan korkması veya evde ana-babasının da yalan söylemeleri sonucu çocuk yalan söylemeyi alışkanlık haline getirebilir. Öğrencinin sorununun evde sürüp sürmediğinin öğrenilmesi açısından ailesiyle de görüşülmesi , ondan sonra karara varılması gerekecektir . Ailenin çocuğa yaklaşımı ve ilgisi çok önemlidir.
Çocuğun ağır üzüntüler karşısındaki tepkileri , daha hoşgörülü bir ortamda daha rahat çözümlenebilir. Saldırgan çocuktaki güç ve enerjinin spor alanına , yararlı sosyal çalışmalara (tiyatro , izcilik v.b.) kaydırılması çok olumlu sonuçlar doğurur.
Bazı çocuklar zeka düzeylerin normal olmasına karşılık , öğrenme güçlüğü ve aşırı hareketlilik , yerinde duramama , ödevlerini geçiştirme , düzensiz ve bozuk yazı yazma gibi davranış bozuklukları gösterirler. Derste durmadan yanındakiyle konuşur , dikkat azlığı nede- niyle başarısız olurlar. Öğretmen uyardığı , susturduğu hatta ceza verdiği zaman bile biraz sonra tekrar elinde olmadan çocuk eski kıpranışına başlar. Bunlar '' aşırı hareketli '' çocuklar- dır. Tedavi edilmesi gereken bir davranış bozukluğu olup , hekime baş vurulması gerekir.Bun- ların yanı sıra öğretmen sürekli yalan söyleyen , başkasının eşyasını alan ve bunu alışkanlık haline getiren çocukların ailelerini ikna ederek bir ruh sağlığı uzmanına gidilmesini sağlamalı- dır.
b. Duygusal Bozukluklar :
Bu gruptaki sorunlar daha çok öğrenciyi tedirgin eden belirtilerdir. Kekemelik , tik , okul korkusu , gece işemesi , tırnak yeme , parmak emme , korkular , bunaltı , uyku ve yeme bozuklukları bu grupta sayılabilir.
1. Kekemelik:
Çoğunlukla 2-7 yaş grubu çocuklarda , konuşmanın en hızlı geliştiği dönemde görülen bir konuşma bozukluğudur. Normal konuşan çocuk , yaşadığı aile içi kavga , hayvandan korkma , dövülme , trafik kazası gibi herhangi bir korku sonucu zamanla ve ya aniden kekelemeye başlayabilir. Toplulukta kekemelik artar. Öğrencide zamanla çekingenlik , güvensizlik , başarısında düşüklük , arkadaşları ile geçimsizlik görülür. Ağır konuşma bozuklukları sınıf içi destekle çözümlenemiyorsa , öğrenci ve ailesi ruh sağlığı uzmanı bir hekime başvurmaya ikna edilmelidir.
2. Tikler :
Tikler ani bir korku ve gerilimle ortaya çıkan göz kırpma , kaş kaldırma , burun oynatma gibi belirtilerdendir. Daha çok 6 yaşından sonra görülür. Çok önemli bir belirti olmamasına karşın , çocuk ve gençlerin bu belirtiye verdikleri önem , onların ruh sağlığını etkiler. Öğretmen , tiki olan çocukların sorunlarıyla ilgilenmeli , ancak , sınıfta veya başka bir zaman öğrenciyi bu belirtiyi düzeltmesi için uyarmamalıdır.
3.Okul Korkusu :
Çoğunlukla ilkokulun ilk sınıflarında ortaya çıkar. Ailenin yakınmasına , hatta öğretmeni suçlamasına sebep olabilecek ölçülere varır. Büyük ölçüde okula gitmek istememe, karın ağrıları, bulantılar gibi belirtiler okul saatlerinde görülür. Çocuk okula gitmeye zorlanırsa huysuzlaşır, ağlar, tehditlerde bulunur. Okula gitmeyince bu şikayetler kaybolur.
Böyle bir durumda öğrencinin okula ait bir sorunu olup olmadığını öğretmenin araştırması doğru olur. Bazen dikkat çeken bir olay öğrenciyi korkutabilir , arkadaşlarına yaklaşmaktan kaçınmasına neden olabilir. Böyle bir sorunun çözümlenmesi öğrenciyi yeniden okula döndürür. Anne ve baba çocuğa soğukkanlı davranmalı , korkutmadan ve cezadan uzak durmalıdır.
4.Gece İşemesi :
Gece işemelerinin %5 kadarı bedensel hastalıklar sonucunda ortaya çıkar. Bağırsak paraziti , idrar yolu iltihapları , omurganın doğumdan kaynaklanan bozuklukları gibi. Geri kalan nedenler arasında akrabalarda da aynı sorunun görülmüş olması , yani kalıtım etkeni önemli yer tutar. Erken ve baskılı tuvalet eğitimi , kardeş doğumu , kardeş kıskançlığı , anne ile çocuğun ilişki bozukluğu , sert cezalar , korku ve ayrılıklar belli başlı ruhsal etkenlerdir. Altını ıslatan çocuklarda %60 uyku derinliği görülür.
5. Tırnak Yeme :
Tırnak yeme ve parmak emme genellikle 5-6 yaşlarında başlayan bir güvensizlik işaretidir. Ailede yetersiz ilgi ve sevgi gören çocukta , okulda baskılı eğitim alan öğrencide , sıkıntı - gerilim ve saldırganlık duygusunun açığa vurulmadığı hallerde , huzursuz çocuklarda sıkça görülmektedir.
6. Öğrenme Güçlüğü :
Okul başarısı birçok uygun faktörün bir arada bulunmasına bağlıdır. Her şeyden önce çocukta zeka gelişmesi çocuğun yaşına uygunluk göstermelidir. Bunun yanında başka etkenler de vardır. Örneğin: Çocuğun duyu organlarında görme bozukluğu ,işitme azlığı gibi bir bozukluk olmamalıdır. Öğrenme uygun ortamda gerçekleşebilir. Evdeki uyarı ve ilgi okuldaki öğretime temeldir. Yoksul çocuklar , öksüz yuva çocukları arasında bedensel gelişim geriliği , zeka geriliği gösterenlere de sık rastlanmalıdır.
Yetenekler ancak , uygun ortamda ve sevgiyle gelişirler. Çocuğun ruhsal dengesinin yerinde olup olmadığı da başarısızlığında bir neden olarak ele alınmalıdır. Aile içindeki geçimsizlikler , yoksulluk , ağır hastalıklar, ayrılıklar , çocuğun içine dönük , sıkılgan olması gibi durumlar da öğrenmeyi etkiler. Bu durumdaki çocuklar yetenekleri ölçüsünde başarı gösteremezler.

Hiç yorum yok: