14 Haziran 2008 Cumartesi

Son Nefeste Vurdular...

Tarihe yazılacak bir gün: 20 Haziran 2008 Cuma akşamı saat: 21.45… Tüm Türkiye ekran başında tek vücut olmuşlardı. İzmir sokaklarının cıvıltısı, yerini derin bir sessizliğe bırakmıştı. Herkes ekran karşısında nefeslerini tutmuş vaziyette büyük bir heyecan içinde, ülkemizi yarı finale taşıyacak olan karşılaşmayı bekliyordu.
0-0 berabere biten ilk yarının ardından 119. dakikada Rüştü’nün yediği golle 1- 0 mağlup duruma gelen takımımız için dizlerimizi dövüyorduk ki; 121. dakikada bizim 11 cesur yürekli gençlerimizden Semih’in attığı golle maçın skoru değişirken, bizlerde üzüntünün ardından çığlık çığlığa bir sevinç yaşadık. Derken atılan penaltılar, heyecanımızı yeniden doruğa çıkardı.Yani ekran karşısında üç dakikada yoğun duygu değişimleri yaşadık…üzüntü, sevinç ve heyecan. Olamaz böyle bir şey… Sanki bizim takım gençleri o golü atabilmek için gol yemeyi bekler gibiydiler. Tüm Avrupa’yı yine hayretler içerisinde bıraktılar.Ve.. yine son nefeste vurarak Türk’ün gücünü, kazanmak istedikten sonra onlara kimsenin engel olamayacağını tüm dünya bir kez daha göstermiş oldular.

Üstelik bu kez ki rakibimiz Çek takımına göre daha güçlüydü. İngilizleri 2-0 ve 3-2 yenerek yenilmeden 9 puan toplayan 3 ekipten biri, az gol yeyip çok gol atan, adam değil alan savunması yapan, açık futbol oynayan ve tüm dünya devlerinin peşinde olduğu Dodric ve Racitic gibi, tehlikeli ortalar yapan Niko Kranjar, Golcü Olic gibi müthiş oyunculara sahip olan Hırvat Milli Takımı bile Türkün azmi, soğukkanlılığı, kalbindeki iman ve inancı,risk alma eğilimi ve kararlılığı karşısında dayanamadı.

Zaten Çek zaferinden sonra demoralize olan Hırvat takımı Teknik direktörü Biliç, takımın kampında sıkı yönetim ilan etmiş, giriş çıkışları tamamen yasaklamış, futbolcu eş ve çocuklarını Viyana’ya göndermiş, Çek Cumhuriyeti maçının 2-0 dan sonraki bölümünü oyunculara izleterek onlara Türkiye’nin oyun içinde ne gibi değişikliklere uğradığını anlatmış.
Çok da iyi yapmış ama oyuncularına moral ve motivasyonu yeteri kadar vermemiş demekki.
Ama ne olursa olsun, kazanmak hem de ülke olarak kazanıp dünyaya adımızdan söz ettirebilmek gerçekten harika bir duygu.

Şimdi İzmir sokakları yeniden canlandı. Her yer beyaz kırmızı, her yerde milli marşlar çınlıyor, insanların büyük çoğunluğu sokakta bu müthiş başarıyı çılgınlar gibi kutluyorlar. Bu müthiş gürültüyü evlerimizden zevkle dinliyor ve her zamanki gibi Türklüğümüzle sonsuz gurur duyuyoruz. “Yaşasın Türkiye!”……… “Ne Mutlu Türk’üm Diyene”

Hiç yorum yok: