26 Mayıs 2008 Pazartesi

ÇERKEZLER VE AİLE YAŞANTILARI

Çerkez aile yaşantısı diğer milletlere biraz garip gelir.Çünkü sosyal hayatları diğer milletlere göre farklıdır. Aile hayatının esası resmiyettir. Laubaliliği ve nezaketsizliği saygısızlık olarak kabul ederler. Fakat bu resmiyet ailede soğukluk ve esaret oluşturmaz. Bu resmi ve kibar hayata yabancı olanlar, bu resmiyetin güzel sonuçlarını takdir edemediklerinden çerkezleri ukala ve soğuk olarak yorumlarlar. Oysa böyle bir hayat öyle güzel ve doğal seyreder ki; ne kimseyi üzer, ne de sıkar. Tam tersi laubaliliğin getirmiş olduğu huzursuzluğu aileden uzaklaştırarak aile mutluluğunu perçinleştirir.

Kendi dillerinde "adige"olarak adlandırılan çerkezlerin ailelerinde bireyler arasında karşılıksız sevgi ve bağlılıksaygı ve neşe, bunlara bağlı olarak da huzur ve mutluluk vardır.

Çerkezlerin prensip edindikleri resmiyetin bir sebebide, kibarlığın ayrılmaz bir parçası olan ciddiyet ve ağır başlılığı aile içinde bile ihmal etmemek, mertliğe zarar verecek hareketlerden uzak kalmak ve nefis hakimiyetini elden bırakmamaktır. Bu resmi aile hayatında büyüyen çocuklar için aile hayatı bir erdemlilik okulu olur.

Aile reisi babadır. Baba, aile fertlerine ağır başlı ve şefkatli yaklaşır. Tüm bireyler babaya karşı saygılı ve itaatkar davranır.Daima kendi hakkını savunmak gibi aşırılığa kaçan davranışlarda bulunmaz. Karı koca arasındaki gerçek eşitliğin birbirini severek ve sayarak, sevinç ve kederleri , ümitleri paylaşarak gerçekleşeceğini çok iyi bilirler.

Çerkez erkeklerinde, diğer müslüman erkeklerinde olduğu gibi çok kadınla evlilik yoktur. Tek eşliliğin savunucusudurlar.Araplara benzeme hevesi ile yapılan çok evlilikler milli hayata aykırıdır.

Çerkezlerde kadına saygı fazladır. Hatta evlendikten sonra da kadın soyadını muhafaza edebilir.
Koca eşini adıyla çağırmaz. Kendi soyunun ismiyle çağırır. Örneğin eşi En Çok soyundan ise karısına "En Çok yapkh" diye hitap eder. Çünkü çerkezlerde kadına soyu ile hitap etmek bir saygı belirtisidir.
Harem dairesinde kalmak, kadınların etkisinde kalmak, kadınlarla konuşmak küçülme belirtisi olduğundan baba, gündüzleri misafir odasında oturur, orada yer içer ancak gece yatmak için yatak odasına geçer.
Babanın huzurunda aile fertlerinden karısı ve kızından başka kimse oturamaz, diğerleri saygıyla ayakta bekler. Karısı bile doğum yapmadan kocasının yanında oturamaz.
Baba, küçük çocuklarını öpüp okşayamaz, kucağına alamaz. Çerkez inanışına göre sevgi, sözle değil kalple olur. Bu yüzden aile fertlerine karşı olan sevgisini yılışık bir şekilde açığa vurmak büyük bir kabalıktır.
Narin vücudu, hassas kalbiyle kız çocukları evde misafir olarak görülür. Bu yüzden baba, kızına karşı oldukça anlayışlıdır. Erkek çocuklarına karşı olan muamelesi ise öğretmenin öğrencisine olan muamelesi gibidir. Onunla yüz göz olmaz. "Yavrum, ciğerim, canım" gibi uygunsuz sözcükler kullanmaz. Oğlunu karakter sahibi yapmak için serbest büyütür.
Çerkezler, çocuklardan körü körüne itaat istemezler. Bunun çocuk ruhunu öldüreceğini , korku ve dehşetin çocukta kişisel ve ruhsal çöküntüye sebep olacağını bildiklerinden bu noktaya aşırı hassasiyet gösterirler.

Hiç yorum yok: